Önemli Bilgiler

Kontakt Lensler
    Kontakt lensler, görme bozukluğu olan hastalarda gözlük yerine kullanılan ve daha net görmeyi sağlayan yardımcı araçlardır.

Kontakt lensler başlıca sert ve yumuşak kontakt lensler olarak iki gruptur.

    Sert kontakt lensler sert bir maddeden yapılan lensler olup çapları yumuşak kontakt lenslere göre daha küçüktür. Halk arasında yarı sert veya yarı yumuşak olarak adlandırılan gaz geçiren (gas permeabl) kontakt lensler de bir tür sert lensdir. Yumuşak lensler gibi değişik oranlarda oksijen geçirme özelliğine sahip olduğundan yumuşak lense benzetilmektedir. Sert lenslerin göze adaptasyonu için hastanın bu tür kontakt lensleri her gün giderek artan sürelerde kullanması gerekmektedir. Yumuşak lenslere göre kullanımı daha zor lenslerdir.

    Yumuşak kontakt lensler kullanımı çok daha yaygın olan lenslerdir. Son yıllarda üretilen lenslerin oksijen geçirgenliği çok daha fazladır. Gece uyku sırasında da gözde kalabilen silikon içerikli lensler de bu gruptadırlar.

    Tüm kontakt lenslerin muayenesi doktorunuz tarafından yapılmalıdır. Hastaların standart bir göz muayenesi dışında lense adaptasyon için deneme lens muayenesi de yapılmalıdır. Bu yolla verilen kontakt lens reçeteleri hastaya konforlu ve sorunsuz bir lens kullanım süreci sağlayabilir.

Bilgisayarlı Görme Alanı
    Glokom hastalarının takibinde en önemli muayene yöntemidir. Hastalarda görme alanı defekti oluşması tanı koydurucu olabilmektedir.

    Hastaların tetkik edildiği koşullar testin güvenilirliğini etkilemektedir. o nedenle görme alanı loş ve sessiz bir odada yapılmaktadır.

    Muayene yöntemi hastaların katılımını gerektirmektedir. Görme alanı muayenesi her bir göz için 5-8 dakika sürmektedir.

    Görme alanı halen glokom için bilinen en değerli tetkiktir.

 

Her hangi bir büyüteç kullanmadan önce bu sorulara cevap vermelisiniz.

-Görme azlığına neden olan hastalığınızın gözlükle düzelebilecek bir durum olmadığına emin misiniz?
-Bir göz doktoru tarafından muayeneniz yapılıp görmenizi azaltan hastalığın cerrahi ve ya tıbbi bir çözümü olmadığı ifade edildi mi?
-Görme azlığının hayat standartlarınızı ne kadar etkilediğinin farkında mısınız? Bu konuda destek tedavisi almak istemediğinizden emin misiniz?

Herhangi bir sorunun cevabında şüpheniz varsa, bu zorlu yola girmeden önce eksik olan cevabın peşinden gitmelisiniz.

Hayatınızı kolaylaştırmak sizin elinizde…
AZ GÖRENLERE YARDIM (LVA) CİHAZLARI
-Basit el büyüteçleri

Ekonomik, kullanımı kolay, taşınabilir, toplumda kabul edilebilir.
Yazarken kullanmak için uygun değil, elle netlik ayarı yapılmak zorunda, uzun süreli okumada zorluk oluşturabilir, yaşlı ve ellerinde titreme olan hastalarda kullanımı zor.

-Işıklı el büyüteçleri

 Ekonomik, kullanımı kolay, taşınabilir, toplumda kabul edilebilir, karanlıkta da görüntü kolaylığı sağlar,daha net ve yansımasız görüntü elde edilir.
Yazarken kullanmak için uygun değil, elle netlik ayarı yapmak gerekir, uzun süreli okumada zorluk oluşturabilir, yaşlı ve ellerinde titreme olan hastalarda kullanımı zor.
-Ayaklı büyüteçler

Kullanımı oldukça kolay,daima net görüntü elde edilir, eller serbest olduğu için altında yazı yazmak için uygun.
Biraz hantal, taşıması zor.
-Işıklı ayaklı büyüteçler

Kullanımı oldukça kolay, kendinden netlik ayarlı, ışık sayesinde yansımasız net görüntü sağlar.
Taşıması zor.
-Elle ayarlanabilir büyüteçler

Belli mesafelere entegre edildiği için kullanımı çok uygun, el işi ve benzeri işleri kolaylaştırabilir.
Büyütme miktarı sınırlı, derin görme kaybı olan hastalarda etkisi az.
-Kendinden ayarlı büyüteçler

Daima net görüntü sağlar, kullanımı oldukça kolay, dislexia hastalığı olan çocuklarda ve nörolojik görme kayıplarında da faydalı,

Düz zemin gerektirir, büyütme miktarı sınırlı oranda.
-Yüksek dioptrili prizmatik gözlükler

Kullanımı kolay, ellerin serbest olması yazma ve okuma kolaylığı sağlamakta
Çok yakın mesafede çalışmak zorunda bırakır, özellikle numara arttıkça göz odak mesafesi oldukça daralmakta
-Ayarlanabilir manuel focus gözlükler

JKullanımı kolay, hareket kolaylığı sağlar, okuma ve televizyon izleme sırasında kolaylık sağlar.
Büyütme miktarı sınırlı, derin görme kaybı olan hastalarda etkisi az.
-Galilean lensleri
Derin görme kaybına yararı vardır. Gözlük çerçevesine monte edilebilir.
Fiyatının yüksek oluşu ve görüntüsü nedeniyle sosyal yaşamda olumsuz etkisi olabilir.
-Keplerian lensleri
Derin görme kaybına yararı vardır. Gözlük çerçevesine monte edilebilir.
 Fiyatının yüksek oluşu ve görüntüsü nedeniyle sosyal yaşamda olumsuz etkisi olabilir.
-Videolu büyüteçler

Okuma için en uygun cihazlar, televizyona bağlanabilme özelliği mevcut.
Fiyatı diğerlerine göre yüksek, taşınamaz, sabit düzenek gerektirir.
-Filtre gözlükler

Sarı filtreler en sık kulanılanlarıdır. kontrastı arttırıcı etkisi sayeside görme siniri hastalıklarında görme keskinliğini arttırır. UV-A ve UV-B %100 oranında filtre ederek makulotoksik etkileri azaltır.
Turunuc,Mor ve Polarize filtreler diğer filtreli gözlüklerdir.
. SIK SORULAN SORULAR
-Kimler az görenlere yardım cihazlarından faydalanabilir?
Gazete yazılarını okuma gözlüğü ile okumakta güçlük çeken herkes bu araçları kullanmaya adaydır.

-Benim için en uygun az görenlere yardım cihazı hangisidir?
Herkes için aynı cihaz kullanılamaz. Her durum için farklı güç ve özellikte cihazlar kullanılmalıdır. Kısacası muayene ve deneme ile kullanılabilen kişiye özel cihazlardır.

-En büyük güçteki büyüteci alsam olur mu?
HAYIR! Maalesef en büyük güçteki büyüteç en iyisidir düşüncesi fantezidir. Büyüteç gücü arttıkça görme alanı daralmakta ve okuma-yazma mesafesi burna yaklaşmakta, cihazın kullanımı güçleşmektedir.

-Az görenlerin muayenesi nasıl yapılmaktadır?
Öncelikle kişinin görme miktarı ve görme azlığına neden olan hastalık saptanır. Tespit edilen hastalığa göre uygun okuma-yazma koşulları hakkında hastaya bilgi verilerek filtrelerle kontrast duyarlılığı artırılır. Görme miktarına göre en uygun LVA cihazı tercih edilerek hastanın denemesi ve uyumu sağlanır.

KATARAKT NEDİR ?
Katarakt, saydam olan göz merceğinin saydamlığını kaybederek görmenin azalmasıdır. Gözün renkli tabakası irisin arkasında yer alan ve saydam bir yapı olan göz merceğinin, görme işlevinde önemli bir rolü vardır.Kataraktlı gözlerde görme bulanıklığı, kataraktın derecesine göre, az bulanık görmeden başlayarak sadece ışık görecek dereceye kadar çok değişik seviyelerde olacaktır.

KATARAKT İKİ GÖZDE BİRLİKTE Mİ ORTAYA ÇIKAR ?
Katarakt, çoğunlukla iki gözü de etkileyen bir rahatsızlıktır. Bazen her iki gözde birlikte başlar ve birlikte ilerleyerek her iki gözün de eşit derecede etkilenmesine sebep olur. Bazen de katarakt tek gözde başlar. Ancak diğer göz tam görüyorsa hasta, katarakt ilerleyene kadar o gözün az gördüğünü fark etmeyebilir.

KATARAKTIN BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Katarakt, göz merceğinin değişik bölgelerinden başlar ve buna göre de hasta farklı görme şikayetleriyle doktora başvurur. Hastaların tümünde ortak şikayet, görmenin azalması ve bulanık görmedir. Fakat, hastaların bazısı ışıkta değil, loş ortamlarda daha iyi gördüklerini belirtirler. Bazısı da görmesinin sürekli bulanık olmasından ve giderek daha kötüleştiğinden şikayet eder. Bazı katarakt türlerinde hastalar, eskiye göre yakını daha iyi gördüklerini, hatta kitap-gazete okurken yakın gözlüklerine gerek duymadan çıplak gözle daha iyi gördüklerini ifade ederler. Gözlük yardımı olmaksızın yakını daha iyi gördüğünü fark eden hastalar, bu durumdan memnun olurlar. Bu dönem katarktın balayı dönemidir ve bu zamanda hastalar cerrahi olmak istemezler.Fakat zamanla görmesinin bulanıklaştığını ve uzak mesafeyi daha kötü görmeye başladıklarını fark ettiklerinde, doktora başvurmak zorunda kalırlar. Genellikle cerrahi olmaları gereken zamandadırlar.

KATARAKT HANGİ YAŞLARDA GÖRÜLÜR ?
Katarakt genellikle bir yaşlılık hastalığı olarak bilinir. Bu doğrudur, kataraktlı hastaların %90’ından fazlası 55 yaşın üzerindeki kişilerden oluşur. Kataraktın sadece yaşlılarda görüldüğü sanılmamalıdır. Katarakt, daha küçük oranlarda olsa da her yaş grubunda görülebilir. Örneğin yeni doğan bebeklerde doğuştan katarakt adı verilen bir katarakt türü görülebildiği gibi çocuklarda, gençlerde ve orta yaşlılarda katarakta rastlanabilir. Dolayısıyla, hangi yaş grubunda olursa olsun görme bulanıklığı veya azalması olan bir hastada, akla gelebilecek hastalıklardan biri katarakttır.

KATARAKTA YOLAÇAN NEDENLER NELERDİR ?
Katarakta yol açan nedenler çok çeşitlidir. Kataraktların %90 gibi büyük çoğunluğu yaşlılık kataraktı adı verilen ve 55 yaş üzerinde yaşlılığa bağlı olarak oluşan kataraktlardır. Yaşlılık kataraktında, kataraktın nedenini aramaya gerek yoktur. Ancak 50 yaşın altındaki kişilerde görülen kataraktlarda, altta yatan bir sebep mevcuttur. Bu tür kataraktlar soyaçekimle ilgili olabileceği gibi bazı metabolik bozukluklar, travmatik nedenler (göze gelen çeşitli fiziksel darbeler) veya kullanılan ilaçlarla (örneğin kortizonlu ilaçlar) da bağlantılı olabilir.

KATARAKTIN TEDAVİSİ NASIL YAPILIR ?
Katarakt’ın bugün için tek tedavi şekli cerrahidir (ameliyattır). Çocuk veya yaşlı kataraktlarının ameliyatlarında teknik olarak bazı faklılıklar olmakla birlikte katarakt ameliyatında yapılan işlem, kataraktın alınıp yerine bir göz içi merceği yerleştirilmesinden ibarettir.

KATARAKT AMELİYATI
Katarakt ameliyatı çocuklarda genel anestezi ile erişkinlerde ise lokal anestezi ile yapılmaktadır. Lokal aneztezi damla ile yapılabilir. Günümüzde katarakt ameliyatı, halk arasında ”laserle katarakt ameliyatı” olarak bilinen tıbbi adı ”FAKOEMÜLSİFİKASYON” veya kısaca ”FAKO” olarak isimlendirilen bir teknikle yapılmaktadır. Bu teknik, halk arasında ”dikişsiz katarakt ameliyatı” olarak isimlendirilmektedir. Fako tekniğinde katarakt, ultrason enerjisiyle küçük parçalara ayrılıp emilerek tümüyle temizlenmekte, ancak kataraktın zarı yerinde bırakılmaktadır. Yerinde bırakılan zarın içine de, göz içi merceği yerleştirilmektedir. Göz içi mercekleri sert, katlanabilir olmak üzere iki çeşittir. Katlanabilir göz içi mercekleri, daha küçük bir kesi yerinden göz içine takılabildiği için birtakım üstünlükleri vardır. Göz içi mercekleri polimetilmetakrilat, akrilik, silikon gibi değişik materyallerden üretilmektedir. Bu materyallerin çeşitli avantaj ve dezavantajları mevcuttur. Cerrah, bunları ameliyat olacak gözün özelliklerini göz önünde tutarak hangi tür göz içi merceği kullanacağını önceden planlar veya ameliyat esnasında da duruma göre plan değişikliği yapabilir. Göz hekimi hastasına göz içine konacak lens ile ilgili bu bilgileri cerrahi öncesi hastası ile paylaşır. Cerrah hastanın yaş ve taşıdığı hastalıklara göre lens seçimi yapmalıdır.

GLOKOM (GÖZ TANSİYONU YÜKSEKLİĞİ) NEDİR?
Glokom, göz içi basıncının yükselmesi nedeniyle görme sinirinin giderek zayıflamasıdır. Glokom görme kaybına yol açan ciddi bir hastalıktır. Birçok glokom çeşidi vardır. Fakat en sık görülen glokom tipi, primer açık açılı glokomdur.

GLOKOM NASIL TEŞHİS EDİLİR ?
Glokom teşhisi zor bir hastalıktır. Özellikle, kronik açık açılı glokom adı verilen en sık görülen glokom çeşidinde, eğer göz içi basıncı çok yüksek seviyelerde değilse hastalık hiçbir belirgin belirti vermeden sinsi olarak seyreder. Bu nedenle hastalığın teşhis edilmesi, ilerlemiş dönemlerinde yapılır.

1. Glokom, çoğunlukla başka bir nedenle, sıklıkla da sıradan bir gözlük muayenesi veya basit nedenlerle doktora başvuran hastalarda yapılan muayene sırasında tesadüfen teşhis edilir. Bu nedenle göz muayenesi sırasında göz tansiyonunun ölçülmesi ihmal edilmemelidir.

2. Ayrıca, bir kısım hastada akut glokom krizi denilen ve göz içi basıncının ani olarak çok yüksek düzeylere yükselmesiyle ortaya çıkan, şiddetli göz ağrısı, baş ağrısı, gözün kıpkırmızı olması, bulantı, kusma gibi gürültülü bir tabloyla kendini gösterir. Bu durumda teşhis çok kolaydır ve acil tedavi gerekir.

Glokom teşhisinde göz doktorlarının klasik olarak birlikte aradıkları üç bulgu gereklidir. Bunlardan birincisi, göz içi basıncının yüksek olmasıdır. Normalde göz içi basıncı 10-20 mmhg basıncı düzeyindedir. Göz içi basıncının 20 mmhg basıncının üzerinde bulunması çoğunlukla glokom lehindedir, ancak sadece göz içi basıncının yüksek olması, glokom teşhisi için yeterli değildir. Çünkü göz içi basıncı 20 mmhg üzerinde olduğu halde normal olan gözler olduğu gibi, göz içi basıncı 20 mmhg altında olmasına rağmen glokomlu olan gözler de mevcuttur. Glokom teşhisi için ikinci olarak aranılan bulgu, göz dibi muayenesinde görülen göz siniri tahribatıdır. Üçüncü bulgu da, görme alanı muayenesinde, görme sinirindeki tahribatı gösteren görme alanı bozulmalarıdır. Glokomlu hastalar, göz içi basıncı düzeyi, görme sinirinin ve görme alanının durumu birlikte değerlendirilerek izlenirler ve yine bu bulgulara bakılarak ilaç tedavisine veya ameliyata karar verilir. Görme keskinliğinin ölçülmesi de çok değerlidir, ancak glokom hastalarında en son etkilenendir.

GLOKOM ERKEN TEŞHİS EDİLMEDİĞİNDE GÖRME KAYBINA YOLAÇAN CİDDİ BİR HASTALIKTIR
Glokom, sinsi bir hastalıktır. Çoğunlukla ileri dönemlere kadar hiçbir belirti vermez ve doktor muayenesi olmadıkça ortaya çıkarılması mümkün olmamaktadır. Glokom yavaş seyreden, fakat sürekli ilerleyen ve giderek göz siniri tahribatına yani görme kaybına yol açan karakteristik bir belirtisi olmayan kronik bir göz hastalığıdır. Tedavi edilmediğinde kesinlikle görmenin tümüyle kaybına neden olan bir hastalık olduğundan, teşhis edildiğinde hastalığın niteliği ve ciddiyeti, doktor tarafından hastaya ve hasta yakınlarına tüm açıklığıyla anlatılmalıdır. Çünkü hasta, hastalığın ciddiyetinin tam bilincinde olmadığında çoğunlukla tedaviyi sürdürmemekte, bu da görme kaybıyla sonuçlanmaktadır.

GLOKOM TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR HASTALIK MIDIR?
Glokom teşhis edildikten sonra tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Yapılan tedavi sadece mevcut görmeyi korumaya yardımcı olur. Kayıpların geriye getiremez. Bu nedenle hastalar, görme kayıpları oluşmadan, göz siniri tahrip olmadan erken dönemde yakalanırsa görme kaybına engel olunabilir.

GLOKOMUN TEDAVİSİNDE BAŞLICA ÜÇ YOL MEVCUTTUR.
1. İlaç tedavisi: Glokomun ilaçla tedavisinde kullanılan birçok damla mevcuttur. Bu damlalar değişik yollarla göz içi basıncını düşürürler. Başarılı olunamazsa, ikinci damla eklenir. Yine göz tansiyonu düşmezse tedaviyi yapan doktorun anlayışına göre üçüncü damla eklenir (bu tartışmalıdır) veya diğer tedavi yöntemlerine başvurulur.

Damla tedavisine başlamadan önce hastada kalb-akciğer rahatsızlığı olup olmadığı araştırılmalıdır. Çünkü glokom tedavisinde kullanılan damlaların bazıları, solunum zorluğuna ve kalbte ritim bozukluklarına yol açabilir. Bu nedenle bu tür ilaçlar dikkatle kullanılmalıdır. Yine bazı tür glokom damlaları da görme bulanıklığına, gözde ağrıya, baş ağrısına, alerjik reaksiyonlara neden olabilirler. Glokomlu bir hastada göziçi basıncı damla tedavisi ile normal düzeyde seyrediyorsa ve sürekli bu düzey korunuyorsa, hastalar bu damlaları sürekli ve düzenli olarak hayat boyu kullanmak zorundadırlar.

2. Selektif LASER tedavisi: Glokom tedavisinde, laser(SLT) ciddi bir yan etkisi olmadığı için ilk tedavi seçeneği olma yolundadır. Damla tedavisinin yetmediği durumlarda da uygulanabilmektedir. Laser tedavisi çok yüksek olmayan göz içi basınçlarını normal düzeye indirebilir. Etki süresi genellikle 5 yıl kadardır. Sonra göz içi basıncı tekrar yükselebilir. Laser tedavisi ile göz içi basınçları düşen hastalar yine de glokom hastaları olduklarını unutmamalıdırlar.

3. CERRAHİ tedavi (Ameliyat): Eğer, glokomlu bir hastada göz içi basıncı yapılan tüm tedavilere rağmen normal düzeye indirilemiyorsa, göz siniri tahribatı giderek ilerliyor ve görme alanı giderek kötüleşiyorsa ameliyat gerekli olur. Ameliyat gerekli olduğu halde ertelenirse hasta görmesini günden güne kaybeder. Glokom ameliyatı lokal anestezi ile yapılır. Ameliyatta yapılan işlem, göz dışına çıkmakta zorlanan ve böylece göz içi basıncının artmasına neden olan göz içi sıvısının çıkışını kolaylaştırmaktır.

Glokom Hakkında

YANLIŞ: 3 ay önce göz tansiyonum yüksek bulundu, doktor damla verdi, 3 aydır damlatıyorum, bir faydasını göremedim, ben de ilacı bıraktım.

DOĞRU: Glokom için kullanılan ilaçlar, sadece göz tansiyonunu normal düzeye düşürürler. Böylece uzun vadede görme kaybı oluşmasını önlerler. Bu ilaçlar hayat boyu kullanılması gereken ilaçlardır. Aksi halde geri dönüşü olmaksızın görme kaybı gelişir.

YANLIŞ: Glokom ameliyatı olduktan sonra azalmış olan görme tekrar normal düzeyine gelir.

DOĞRU: Glokom ameliyatı, artmış olan göz içi basıncını düşürmeye yönelik bir cerrahidir. Görmeyi doğrudan etkileyen bir ameliyat değildir. Glokom ameliyatı ile, mevcut görmenin korunması ve görme derecesinin daha kötüleşmemesi hedeflenir.
Sıkça Sorulan Sorular

Soru: Son sıralarda gözlerimde bir takım uçuşmalar, kaşıntı ve sulanma hissediyorum; bunlar göz tansiyonu belirtisi olabilir mi ?
Cevap: Primer açık açılı glokom adı verilen en sık görülen glokom çeşidinde genellikle belirgin bir belirti yoktur. Yakınlarında glokomlu bir hasta olan kişiler, gözlerinde yorgunluğa bağlı hafif bir ağrı, kanlanma gibi şikayetleri olduğunda hemen bunun glokom (=göz tansiyonu) belirtisi olabileceğini düşünürler. Bu kişilerin şüpheden kurtulmaları için göz muayenesi olup göz tansiyonlarını ölçtürmeleri doğru olacaktır. Glokomda, bazen gözde hafif ağrılar, günün bazı saatlerinde bulanık görmeler gibi belirtiler görülebilir.
Soru: Göz tansiyonu nedir, normal düzeyi ne kadardır?
Cevap: Göz küresinin, göz içi sıvısı tarafından oluşturulan belirli bir basıncı mevcuttur. Buna göz içi basıncı adı verilir. Normal düzeyi 10-20 mmhg basıncı arasındadır. Glokomlu gözlerde bu değer 20 mmhg üzerine çıkmaktadır.
Soru: Göz tansiyonunun yükselmemesi için nelere dikkat etmeliyim?
Cevap: Eğer gözünüz göz tansiyonunun yükselmesine uygun yapıda ise siz birtakım şeylere dikkat ederek bu yükselmeyi engelleyemezsiniz. Örneğin sizde göz tansiyonu yüksek ise, gözlerinizi hiç yormasanız da, hiç kitap-gazete okumasanız, televizyon izlemeseniz, çok havuç yeseniz(!) de tansiyonunuz etkilenmeyecektir.
Soru: Glokomun beslenme ile ilgisi var mıdır ?
Cevap: Hayır, glokomun beslenme ile yeme-içmeyle doğrudan bir ilgisi bilinmemektedir.
Soru: Göz tansiyonunun teşhisi kolay mıdır ?
Cevap: Eğer hasta, hastalığın ileri dönemlerinde doktora başvurursa teşhis çok kolaydır. Böyle bir hastada göz tansiyonu 25-30 dolaylarında bulunacak, göz dibi muayenesinde, görme sinirinin tahrip olduğu görülecek ve görme alanında önemli kayıpların oluştuğu görülecektir. Bunlar glokomun çok tipik belirtileridir.
Soru: Erken dönemdeki glokomun teşhisi kolay değil midir ?
Cevap: Bazen, göz tansiyonu sınır düzeyi civarında ise, görme siniri sağlam görünüyorsa, teşhiste güçlükler olabilir. Bu hastalar, izlemeye alınmalı ve ileri teşhis yöntemlerine ve bazı testlere başvurulmalıdır. Özellikle ailesinde glokomlu olanlar daha dikkatli olunmalıdır.
Soru: Göz tansiyonu 20 mmhg basıncının altında ise o kişi, kesinlikle glokomlu olamaz mı ?
Cevap: Hayır, olabilir. Düşük tansiyonlu glokomlu adı verilen bir tür glokom vardır ki bu hastalık da göz tansiyonu 20’nin altında olduğu halde glokomun tüm belirtileri mevcuttur ve tedaviye ihtiyaçları vardır.
Soru: Bildiğim kadarıyla glokom 40 yaşın üzerinde görülen bir hastalıkmış, doğru mudur?
Cevap: Hayır, glokom yeni doğan bebek dahil her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Fakat glokomlu hastaların %90’ı, 40 yaşın üzerindedir. Kalan %10’u ise bebekler, çocuklar ve gençlerde görülür.
Soru: Glokom krizi nedir, belirtileri nelerdir ?
Cevap: Glokom krizi, göz tansiyonun birdenbire çok yüksek seviyelere yükselmesidir. Bu durumda hastada, dayanılmayacak derecede şiddetli göz ağrısı, baş ağrısı, gözde kanlanma, bulanık görme, görmenin azalması, ışığın hassasiyeti, bulantı-kusma gibi belirgin belirtiler görülür.
Soru: Glokom krizi belirtileri olan bir hasta ne yapmalıdır ?
Cevap: Glokom krizi belirtileri olan bir hasta, hiç zaman geçirmeden doktora başvurmalıdır. Çünkü glokom krizli bir hastada, geçirilen her saat görme sinirinin, geriye dönüşü olmamak üzere biraz daha tahrip olması anlamına gelmektedir. Glokom krizli bir hasta, tedavi edilmediği takdirde, birkaç gün içinde tam görme kaybı oluşabilir. Bu yüzden hasta birtakım ağrı kesicilerle oyalanmayıp acilen göz doktoruna başvurmalıdır.
Soru: Glokom krizinin tedavisinde ne yapılır ?
Cevap: Glokom krizinin tedavisinde, önce serum ve ilaçlar yardımıyla yüksek göziçi basıncı düşürülür ve sonra glokom ameliyatı yapılarak göz tansiyonunun sürekli düşük seviyede kalması sağlanarak görme korunur.
Soru: Glokom tedavisinde laser kullanılıyor mu?
Cevap: Glokom tedavisinde selektif laserden(SLT) yararlanılır. Göz içi basıncı çok yüksek olmayan ve damlalarla göz içi basıncı normal düzeye indirilmeyen glokomlu hastalarda, laser tedavisi yapılabilir. Glokom da laser başlangıç tedavisi olarak ta seçilebilir.
Soru: Glokom tedavisinde ameliyat kesin çözüm müdür ?
Cevap: Görme sinirinde hasar olmadan ameliyat yapılırsa, göz içi basıncı düşer ve göz siniri korunmuş olur. Zamanında yapılan bir ameliyatın glokom için kesin çözüm olabileceği söylenebilir. Fakat bazen ilk ameliyatla göz içi basıncı normal seviyeye düşmeyebilir. Bazen ikinci, hatta üçüncü ameliyata da gerek olabilir.

ŞAŞILIK NEDİR ?
Şaşılık, normalde birbirine paralel olan iki göz ekseninin paralelliğinin bozulması şeklinde tanımlanabilir. Buna bağlı olarak gözlerin birinde veya her ikisinde değişik derecelerde görme bozukluğu da oluşabilmektedir.

İÇE ŞAŞILIK
Şaşılık, çoğunlukla içe olmak üzere dışa ve diğer yönlere de olabilir. Şaşılık; genellikle çocuklarda görülen bir problem olup ya doğumdan itibaren mevcuttur veya sonraki yaşlarda belirginleşir. Çocuklarda görülen şaşılık sıklıkla içe şaşılık şeklinde olup yine bu çocukların büyük kısmında hipermetropla birliktedir. Bu tür rahatsızlığı olan çocuklarda öncelikle şaşılık tipinin ne olduğunun saptanması gereklidir. Şaşılığın tipi, tedavi planını belirler. Tedavi aile ile paylaşılmalı ve ailenin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi istenmelidir.

ŞAŞILIKTA GÖRME TEMBELLİĞİ
Eğer kayan göz, diğer gözden çok daha zayıf görme düzeyindeyse yani görme tembelliği varsa, bu durumda sadece gözlük takılması, görme düzeyinin artması için yeterli olmayacaktır. Bu hastalarda, kaymayan göz, tembelliğin derecesine göre her gün belirli sürelerle kapatılarak kayan ve tembel olan gözün görme derecesinin arttırılmasına çalışılır. İyi gören gözün kapatılması genellikle çocuk tarafından tepkiyle karşılanır. Böylece, kapama tedavisinin uygulanması güçleşir. Burada anne-babaya durumun önemi anlatılıp belki aylarca devam edecek bu uygulamanın sürdürülmesine çalışılmalıdır. Kapama tedavisi, uzun, yorucu ve sabır gerektiren bir uygulamadır. Kapama tedavisiyle tembelliğin azaltılması, özellikle 7-8 yaşlarına kadar etkili olabilmektedir. Bu nedenle, görme tembelliği ne kadar erken yaşta tanınır kapama tedavisine başlanırsa alınacak sonuç da o kadar iyi olacaktır.
İçe şaşılıklar, en çok çocuk yaşta görülmekle birlikte yaşlılarda da olabilmektedir. Fakat yaşlılarda görülen içe şaşılıklar, daha çok gözü hareket ettiren kaslardan birinin felç olmasına bağlıdır. Burada felçden genellikle hipertansiyon ve diabet (şeker hastalığı) sorumludur.
Dışa ve yukarı şaşılıklar, içe şaşılıklara göre daha az sıklıkla görülürler.

ŞAŞILIK HAKKINDA
: YANLIŞ
: DOĞRU

YANLIŞ: Bebekte şaşılık varsa, tedavide acele edilmemelidir, bebek büyüdükçe kayma da kendiliğinden düzelir.

DOĞRU: Bebekte şaşılık varsa, hiç zaman kaybetmeden doktorunuza başvurmalısınız, çünkü tedavide gecikildikçe özellikle görme tembelliğinin ilerlemesine yol açmış olursunuz.

YANLIŞ: Çocuktaki kayma, birkaç yıl gözlük takmakla düzelir, kayma düzeldikten sonra gözlük çıkarılır ve şaşılığın tedavisi tamamlanmış olur.

DOĞRU: Bazı tür kaymalar sadece gözlük takmakla düzelir, ameliyata gerek kalmaz. Bu tür kaymalarda; şaşılık gözlük takılı iken düzelir, gözlük çıkarıldığında göz yine kayar. Dolayısıyla, çocuğun gözlüğünü hiç çıkarmaması gerekir. İlerleyen yaşlarda gözlüğün yerini tutan diğer tedavilerle de şaşılık düzeltilebilir.

YANLIŞ: Kayması olan çocuk, ameliyat olduktan sonra şaşılığı tamamen düzelir ve kayması düzeldiği için de artık gözlük takmasına gerek kalmaz, gözlüğü atabilir.

DOĞRU: Ameliyatla şaşılığı düzeltilen çocukta tedavi sonlanmamıştır. Ameliyat sadece göz kaymasını düzeltir. Şaşılık ameliyatının, görme derecesi ve görme bozukluğuna hiçbir etkisi yoktur. Bu nedenle ameliyatla şaşılık düzeltildikten sonra da, çocuk yine gözlüğünü takmaya devam eder.

YANLIŞ: Çocuğum şaşılık nedeni ile yıllardır gözlük takıyor, fakat gözlüğü çıkardığı zaman gözü yine kayıyor, tedavi hiçbir fayda sağlamadı.

DOĞRU: Eğer şaşı bir çocukta, kayma gözlükle düzeliyorsa tedavi amacına ulaşmış demektir. Çocuk sürekli gözlük takmalıdır. Gözlük çıkarıldığında gözün kayması doğaldır. Tedavinin değerlendirilmesi, gözlüklü iken yapılmalıdır.
ŞAŞILIKTA TEDAVİYE BAŞLAMA YAŞI
Soru: Gözü kayan bir bebek kaç yaşında doktora götürülmelidir ?
Cevap: Bir bebekte şaşılık görüldüyse hiç beklemeden hemen doktora başvurulmalıdır. Çünkü gözün kayması hipermetropi gibi bir görme bozukluğuna bağlı olabildiği gibi bebeklerde görülen bir tür göziçi tümörüyle de ilgili olabilir. Her iki durumda da geç başvuru hastanın aleyhine olacaktır.
Soru: Bir bebekte şaşılık varsa ve muayenede görme bozukluğu da saptanmışsa gözlük takmak için kaç yaşına gelmesi beklenmelidir ?
Cevap: Böyle bir durumda, çocuk, kaç yaşında olursa olsun hiç beklenilmeden gözlük takılmalı ve hemen tedaviye başlanılmalıdır.
ŞAŞILIĞIN AMELİYATLA TEDAVİSİ
Soru: Şaşılığı olan bir çocukta hiç gözlük takmayıp doğrudan ameliyatla kaymayı düzeltmek doğru değil midir?
Cevap: Şaşılık sadece gözün basitçe kaymasından ibaret değildir. Kaymanın ne tipte olduğu tedavinin ilk basamağıdır. Bu nedenle görmeyi düzeltmeye yönelik hiçbir tedavi yapılmadan hemen ameliyat yapılması yanlış bir uygulama olacaktır. Önce, hastaya görme bozukluğuna uygun gözlük verilip, görme tembelliği varsa bununla ilgili kapama tedavisi gibi uygulamalar yapılmalıdır. Bazen yıllarca sürebilen bu tedaviden sonra hala düzeltilemeyen bir kayma mevcutsa , ameliyatla düzeltilebilir. Ancak ileri derecede kayması olan hastalarda, önce ameliyatla kayma düzeltildikten sonra görme bozukluğu ve görme tembelliğinin tedavisi yapılabilir.
Soru: Ameliyatla şaşılık tümüyle düzeltilebilir mi ?
Cevap: Düzeltilebilir, fakat görmesi belirli bir dereceden düşük olan gözlerde, ameliyattan bir süre sonra tekrar kayma ortaya çıkabilir. Görme dereceleri her iki gözdede iyi ve iki gözle görme fonksiyonlarında da bozukluk olmayan hastalarda ameliyatla, sağlanan düzelme sürekli olacaktır.
ŞAŞILIK AMELİYATINDAN SONRA GÖZLÜK VE GÖRME
Soru: Şaşılık ameliyatından sonra gözlük ihtiyacı ortadan kalkar mı ?
Cevap: Hayır, şaşılık ameliyatının etkisi ve amacı kaymayı düzeltmektir. Şaşılık ameliyatının görmeyle bir ilgisi yoktur. Ameliyatla kayma düzeltildikten sonra da hasta yine aynı gözlüğünü takmaya devam edecektir.
Soru: Şaşılık ameliyatından sonra göz tembelliği düzelir mi ?
Cevap: Şaşılık ameliyatı, görme derecesini etkilemez; ameliyattan sonra görmede hiçbir artış olmaz, hasta ameliyattan sonra yine gözlüğünü takmaya ve tembelliğin tedavisine devam eder.

KONTAKT LENSLER
Kontakt lensler, görme bozukluğu olan hastalarda gözlük yerine kullanılan ve daha net görmeyi sağlayan yardımcı araçlardır.
Kontakt lensler başlıca sert ve yumuşak kontakt lensler olarak iki gruptur. Sert kontakt lensler sert bir maddeden yapılan lensler olup çapları yumuşak kontakt lenslere göre daha küçüktür. Halk arasında yarı sert veya yarı yumuşak olarak adlandırılan gaz geçiren (gas permeabl) kontakt lensler de bir tür sert lensdir. Yumuşak lensler gibi değişik oranlarda oksijen geçirme özelliğine sahip olduğundan yumuşak lense benzetilmektedir. Sert lenslerin göze adaptasyonu için hastanın bu tür kontakt lensleri her gün giderek artan sürelerde kullanması gerekmektedir. Yumuşak lenslere göre kullanımı daha zor lenslerdir.
Yumuşak kontakt lenslerin kullanımı daha kolaydır. Yumuşak kontakt lensler sert lenslere göre daha büyük çaplı olup göze takıldıklarında gözün renkli kısmını kaplayıp göz beyazına taşarlar. Sert kontakt lenslerle yumuşak lensler arasında önemli bir fark da bakım ve korunmalarındaki ayrımlardır. Yumuşak kontakt lenslerin gözden çıkarıldıktan sonra kesinlikle özel bir sıvı içinde bulundurulmaları gerekir. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi, yumuşak lenslerin içeriklerinde yüksek oranda su vardır. Sıvı ortamda bulunmadıklarında su kaybederek kururlar ve deforme olarak kullanılmaz hale gelirler. İkincisi de enfeksiyon riskini azaltmak için yumuşak lenslerin dezenfektan bir sıvı içinde saklanmaları zorunluluğudur. Kornea’ya (gözün saydam tabakası) ait bazı rahatsızlıklar da tedaviyi ve iyileşmeyi kolaylaştırmak ve hastanın şikayetini azaltmak için kullanılan tedavi edici yumuşak lenslerde vardır. Yumuşak kontakt lens solüsyonunun her gün değiştirilmesi şarttır.
Renkli yumuşak lenslerde ya geçirilmiş bir göz hastalığı veya bir kaza sonucu oluşan beyaz leke gibi estetik kusurları kamufle etmek için kullanılabileceği gibi tamamı ile kozmetik amaçlı da seçilebilir.

Sıkça Sorulan Sorular

Soru: Her iki gözümde de 0,50 derece miyop var, kontakt lens takmam gereklimidir?
Cevap: Hayır, gerekli değildir. Düşük dereceli görme kusurlarında gerektiğinde kullanmak üzere gözlük bulundurmak daha pratik olacaktır.
Soru: Her iki gözümde de -7.00 derecelik miyopi mevcut kontakt lens kullanabilir miyim?
Cevap: Yüksek dereceli görme kusurlarında kontakt lens kullanmakla öncelikle optik yönden bazı avantajları vardır. Örneğin gözlük camlarında olan görüntünün büyümesi veya küçülmesi gibi optik kusurlar ortadan kalkar, görme keskinliği gözlüğe oranla daha artabilir. Kalın gözlük camlarının verdiği rahatsız edici ağırlık hissi, gözlük çerçevesinin kulağa, buruna yaptığı rahatsızlıklar ortadan kalkar.
Soru: Bir gözümde 2 derece, diğer gözümde 6 derecelik miyop var, gözlükle rahat edemiyorum, kontakt lens kullanabilir miyim ?
Cevap: Kontakt lens kullanımının en gerekli olduğu durum iki göz arasındaki numara farkının üç numarayı aştığı durumlardır. Bu halde gözlük takmak zor olacaktır, iki gözde oluşan görüntüler farklı büyüklüklerde olacağından bu kişiler gözlükle rahatsız olacaklardır. Kontakt lens bu durum için en iyi çözümdür.
Soru: Kontakt lens kullanırsam gözümün numarası değişir mi ?
Cevap: Hayır, kontakt lens gözlük yerine kullanılan daha iyi görmeyi sağlayan yardımcı bir optik araçtır. Tedavi edici bir özelliği yoktur.
Soru: Kontakt lensleri uykuda da takabilir miyim ?
Cevap: Sert kontakt lenslerin uyumadan önce çıkarılmaları gerekir. Yumuşak kontakt lenslerin yüksek su içerikli ve yüksek oksijen geçirgenliğine sahip tipleri uyku esnasında gözde kalabilme özellikleri vardır. ancak gözde kalmaması her zaman daha güvinilir olacaktır.
Soru: Bir yumuşak lensin ömrü ne kadardır ?
Cevap: Ömrü 1 yıl olan yumuşak lensler olduğu gibi 1 ay kullanılıp atılan, hatta 1 gün kullanılıp atılan yumuşak lens çeşitleri de vardır. 3 aylık yumuşak kontakt lens yoktur.
Soru: Yumuşak lensler göze zarar verebilir mi ?
Cevap: Temizlik kurallarına uyulmazsa, lens kirli ellerle göze takılırsa, lens kutusunda bulunan sıvı kirli ise gözde enfeksiyon gelişebilecektir. Bu, basit bir enfeksiyon olabileceği gibi gözün saydam tabakasında (kornea) yara meydana getirebilecek derecede ciddi olabilir. Böyle bir durum, zamanında ve yeterince tedavi edilmediğinde görmeyi engelleyecek ve azaltacak beyaz lekeler oluşabilir.
Soru: Gözümde miyopla birlikte 2 numara astigmat da var, yumuşak lens takabilir miyim?
Cevap: Astigmatı da düzelten torik yumuşak lens takabilirsiniz. Fakat bu lensler her zaman gözlük veya sert lenslerin sağladığı net görmeyi vermeyebilir. Bu yüzden önce torik yumuşak lenslerle bir deneme yapılır.
Soru: Kontakt lenslerin yıllarca kullanılmasıyla gözde bir zarar olur mu?
Cevap: Evet, yapılan araştırma sonuçlarına göre hem sert, hem de yumuşak kontakt lenslerin yıllarca kullanılması ile gözde hücre düzeyinde bazı olumsuz değişiklikler gelişmektedir. Ancak bu değişiklikler lens kullanan kişinin hissedebileceği belirtilere veya görme bozukluğuna neden olmamaktadır. Zamanla gözde kuruluk oluşabilmektedir. Bu durum lens kullanımını engelleyebilir.

ÇOCUK GÖZ SAĞLIĞI
Erişkinlerde görülen göz hastalıklarının birçoğu daha az sıklıkla olmak üzere bebeklerde ve çocuklarda da görülebilir. yeni doğan bebeklerde göz muayenesi şikayet olduğu an yapılmalıdır. Hiçbir şikayet yok ise önerilen çocukların birinci yaşında genel muayenelerinin yapılmasıdır. Takibi gerektirecek herhangi bir bulgu yok ise 3. yaşında muayenesini tekrar yapılması uygun olur. Yine herhangi bir şikayet yok ise okul öncesi dönemde (5.yaş) tekrar muayene edilmesi önerilmektedir

ÇOCUKLARDA EN SIK GÖRÜLEN GÖZ RAHATSIZLIKLARI:
Görme kusurları (miyop, hipermetrop, astigmat), şaşılık, göz tembelliği, doğuştan katarakt, doğuştan göz tansiyonu (glokom), doğuştan gözyaşı kanalı tıkanıklığı, doğuştan anomaliler, bazı göz tümörleri olarak sıralanabilir.

BEBEK NE ZAMAN GÖZ DOKTORUNA GÖTÜRÜLMELİDİR?
Anne-baba, bebekte veya çocukta herhangi bir göz rahatsızlığından şüpheleniyorsa hemen bir göz doktoruna başvurmalıdır. Göz muayenesi için bebeğin belirli bir aya veya yaşa gelmesi beklenmemelidir. Bebeklerde ve küçük çocuklarda göz muayenesi genellikle çok güç olmaktadır, fakat imkansız değildir. Özellikle son zamanlarda gelişen teknoloji çocuk gözü muayenesini kolaylaştırmıştır. Eğer bebek çok ağlar ve muayene olmaya kesinlikle karşı koyarsa narkozla muayene edilebilir. Böylece herhangi bir rahatsızlık varsa erkenden teşhis edilip tedaviye başlanır.

BEBEKLERDE VE ÇOCUKLARDA GÖRME BOZUKLUKLARI BELİRTİLERİ:
Bebekte içe kayma varsa çoğunlukla, hipermetropi ve görme tembelliği ile birliktedir. Bu durumda tedavi için bebeğin büyümesinin beklenmesi yapılabilecek büyük bir hatadır. Çünkü şaşılıklarda, hiç beklenilmeden bir an önce gözdeki bozukluğun ve derecesinin, varsa görme tembelliğinin tespit edilip hemen uygun gözlüğün verilerek uygun tedaviye başlanılması son derece önemlidir. Bebeklerde ve çocuklarda şaşılık olmaksızın görmelerinde bir zayıflık hissedilirse, örneğin çocuk televizyonu çok yakından izliyorsa, kitaba-deftere çok yaklaşarak okuyup-yazıyorsa, gözlerini sürekli kırpıştırıyorsa, başına belirli bir pozisyon vererek görmeye çalışıyorsa, gözlerini kısarak bakıyorsa, bir gözünü kapatarak veya kısarak diğer gözüyle görmeye çalışıyorsa hemen muayene edilmeli ve bir görme bozukluğu teşhis edilirse gerekli tedaviye geçilmelidir.

BEBEKTE GÖZYAŞI KANALI TIKANIKLIĞI:
Yeni doğan bebeğin bir veya her iki gözünde sürekli sulanma ve çapaklanma görülürse, sık damla kullanımına rağmen şikayetler geçmiyorsa, gözyaşı kanallarının doğuştan tıkalı olabileceği düşünülerek bir göz doktoruna başvurulmalıdır. Teşhis doğrulanırsa doktor önce gözyaşı kesesine masaj yapılmasını ve bazı göz damlalarının kullanılmasını tavsiye edecek, sulanma ve çapaklanma düzelmediğinde ise narkoz altında gözyaşı kanalının açılmasını önerecektir. Doğuştan gözyaşı kanalı tıkanıklığı, bebek 12 aylık olmadan önce tedavi edilmelidir. Çünkü 12 aylıktan önce basit bir girişimle düzeltilebilen bu problem için ileri yaşlarda ameliyat gerekli olmaktadır.

DOĞUŞTAN KATARAKT:
Yeni doğan bebeğin gözbebeğinde beyazlık,fotoğraftaki kırmızı reflede düzensizlik görüldüğünde, hemen doktora başvurulmalıdır. Bu durum, çoğunlukla doğuştan kataraktın belirtisidir; tek gözde veya her iki gözde olabilir ve ameliyatı gerektiren bir durumdur. Yine gözbebeğinde beyazlık veya parlama ile ortaya çıkan ve bebeklerde görülen bir göz içi tümörü de mevcuttur. Bu durum da acil olarak doktora başvurmayı gerektiren önemli bir hastalıktır.

DOĞUŞTAN GLOKOM (GÖZ TANSİYONU):
Yeni doğanlarda görülen önemli bir hastalık da, doğuştan göz tansiyonu hastalığıdır.Hastalık bir belirti vermediği halde ilerledikçe bebeğin gözünün irileştiği, büyüdüğü dikkat çeker, ayrıca ışığa bakamama sulanma gibi belirtiler de tabloya eklenir. Tedavi edilmediği takdirde hastalığın ilerleyen dönemlerinde, gözün saydam tabakasının zamanla bulanıklaştığı ve giderek beyazlaştığı görülür. Bu durumda bebek, giderek görmesini kaybedecektir. Hastalık başlangıç döneminde teşhis edildiğinde, yapılacak ameliyatla göz tansiyonu düşecek ve görme kaybı önlenecektir. Fakat doğuştan glokomlu bebeklerde, ameliyattan bir süre sonra göz tansiyonu tekrar yükselebilir ve tekrar ameliyat gerekebilir. Bebeklerde görülen glokom, erişkinlerde görülen glokoma göre daha inatçı bir glokom türü olup bazen birkaç ameliyat bile gerekebilir.

Yenidoğan Bebeklerde
Soru: Yeni doğan bir bebeğin göz muayenesi, en erken ne zaman yapılmalıdır?
Cevap: Eğer, bir göz rahatsızlığından şüpheleniliyorsa muayene için beklemenin hiçbir anlamı ve yararı yoktur. Bebek 1 günlük de olsa, gerekiyorsa hemen göz muayenesi yapılabilir.
Soru: Yeni doğan bebeğin muayenesi zor değil midir?
Cevap: Yeni doğan bebeğin muayenesi erişkin muayenesine göre bazı zorluklar taşır. Geliştirilmiş modern cihazlar muayeneyi kolaylaştırmışlardır.
Soru: 1 yaşındaki bir bebeğin gözleri kayıyorsa tedavi için kaç yaşına kadar beklenmelidir?
Cevap: Gözü kayan bir bebek veya çocukta, bu durumun zamanla kendiliğinden düzeleceği düşüncesiyle beklemek ve doktora başvurmamak büyük hatadır. Gözde herhangi bir kayma olduğunda, hiç beklemeden, hemen bir göz doktoruna başvurularak muayene ettirilmelidir ve doktorun önerisine göre hareket edilmelidir.
Soru: 3 aylık bir bebeğim var, doğduğundan beri her iki gözü sürekli olarak sulanıyor ve çapaklanıyor, ne yapmalıyım?
Cevap: Damla tedavisine yanıt vermeyen bir sorunla karşı karşıya iseniz bir göz doktoruna başvurmanız doğru olacaktır. Bu durum doğuştan kanal tıkanıklığı olabilir ve gözyaşı kesesinin bulunduğu yere (göz ile burun kökü arasındaki bölgeye) masaj yapmanız gerekebilir.
Soru: Bebeklerde narkozla, tıkalı gözyaşı kanalının açılması zor bir ameliyat mıdır ?
Cevap: Bu işlem bir ameliyat değildir. Sonda adı verilen tel gibi bir aletle gözyaşı kanalının açılması söz konusudur. Ortalama 5 dakikalık bir işlemdir. Fakat bebek 12 aylık olana kadar kanal açılmazsa, daha sonra kanala tüp takılması ve ameliyat yapılması gerekecektir.
Soru: 5 yaşındaki çocuğum televizyonu çok yakından izliyor ve gözlerini kırpıştırıyor, ne olabilir?
Cevap: Çocuğun, gözlük takmasını gerektirecek bir görme problemi olabilir. Göz muayenesi olup, durumun ortaya çıkarılması gerekir.
Soru: Bir bebekte veya çocukta gözbebeklerinde beyazlık görülmesi neye işarettir ?
Cevap: Bir bebek veya çocukta her iki gözbebeğinde beyazlık görülürse bu, büyük ihtimalle doğuştan kataraktın belirtisidir. Bu durumda, hemen doktora başvurulmalı ve önce beyazlığın gerçekten katarakt olup olmadığı anlaşılmalı, sonra tedaviye geçilmelidir.

video kameralı çocuk otorefraktometresi PLUSOPTİX
    Geliştirilen yeni muayene cihazları ile çocuk gözü rutin muayenelerinin ne kadar kolaylaştırıldığı hakkında bilginiz var mı?

    3 aydan itibaren bebek ve  çocuklar için 1 metre mesafeden bilgisayarlı ölçümle gözlük muayenesi yapılabildiğini biliyor muydunuz?

    Hastaların rutin muayenelerinde büyük bir kolaylık sağlamakta olan plusoptix cihazı, şaşılık muayenesinde de yol gösterici olmaktadır.

    Çocuklarda damlalı muayene gerekliliği konusunda  hekime yol gösterici olabilmektedir.

    Plusoptix  ile yapılan muayenelerde varılan normal sonuçlar, damlalı muayene ile varılan sonuçlar ile %95 uyumluluk göstermektedir.

    Plusoptix sonuçları patalojik (anormal) olan hastaların damla damlatılması suretiyle muayene edilmesi, hastanın ve özellikle çocukların konforunu artırmaktadır.

    Çocuklarınıza gözünüz gibi bakın…

AMELİYAT SONRASI GÖRME VE GÖZLÜK İHTİYACI
 

Soru: Katarakt ameliyatımı olduktan sonra eski görmeme kavuşabilecek miyim ?
Cevap: Eğer gözde katarakt dışında görmeyi azaltan bir neden yoksa, yani saydam tabaka(kornea) normal yapıda  ve sinir tabaka (retina) sağlıklı ise  katarakt ameliyatı yapılan bir göz, eski görmesine kavuşur.
Soru: Katarakt ameliyatı olduktan sonra gözlük kullanmam gerekecek mi?
Cevap: Katarakt ameliyatı sırasında göz içine yerleştirilen merceğin numarası, uzağı veya yakını net görecek şekilde ayarlanabilir. Hem uzağı hem de yakını net görebileceği mercekler yapılmış olsa da henüz rutin kullanıma girmemiştir.
Soru: Çevremde Katarakt ameliyatı olup da hiç gözlük kullanmayan arkadaşlarım var. Bu durum mümkün mü?
Cevap: Bu mümkün, eğer ameliyat ile göz hafif miyop yapılmış ise kişi, çok küçük punto olmamak üzere kitap, gazete okuyabilir; uzak mesafeyi de normalden biraz zayıf da olsa gözlüksüz görebilir
Soru: Katarakt ameliyatı olduktan sonra her mesafeyi net görmeyi sağlayan  göz içi mercekleri mevcut değil mi?
Cevap: Evet, multifokal adı verilen bu tip göz içi mercekleri mevcut olup bu merceklerin sonuçları mükemmel olmadığından henüz rutin kullanıma girmemişlerdir.
AMELİYAT ZAMANI
 

Soru: Katarakt ameliyatı olmam için görmemin iyice azalmasını beklemem mi gerekir?
Cevap: Hayır, Katarakt başlayıp görme derecesinde azalma başladığından itibaren, kataraktın herhangi bir döneminde ameliyat olabilirsiniz. Ameliyat kararı, doktorun muayene bulguları ve hastanın şikayetleri değerlendirilerek, birlikte verecekleri bir karardır.
Burada hastanın yaşı, mesleği, günlük yaşamındaki aktifliği, sosyal yaşamı gibi birçok faktör önemlidir.
İLERLEMİŞ KATARAKT
Soru: Çok ilerlemiş  dönemde katarakt ameliyatı olmak, ameliyat başarısını etkiler mi?
Cevap: Evet, çok ilerlemiş kataraktların ameliyatında, problem çıkma olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, ileri kataraktlarda ameliyat süresi de daha uzun olabilmektedir. Uzayan ameliyat süresi de ameliyat esnasında ortaya çıkabilecek problem yüzdesini arttırdığı gibi ameliyat sonrasında da gözün iyileşme süresini uzatmakta, hatta bazen de kalıcı problemlere yol açabilmektedir. Bu nedenlerle katarakt çok ilerlemeden, yani görme tümüyle kaybolmadan ameliyat olunması daha doğru bir yaklaşım şeklidir.
GÖZİÇİ MERCEKLERİ :
Soru: Göziçine takılan merceklerin iyi ve kötü olanları varmış, doğru mu?
Cevap: Hayır, devlet bilgi bankasında kayıtlı olan  kötü lens yoktur. Ancak, değişik maddelerden yapılan, değişik fiziksel özellikleri olan göz içi mercekleri mevcuttur. Sağlık durumunuza göre hekiminizin önerdiği merceği taktırmanız uygun olabilir.
KATARAKT AMELİYATI :
Soru: Katarakt ameliyatı için anestezi almam gerekiyor mu ? 
Cevap: Katarakt ameliyatı için genel anestezi, çocuk ve bebek hastalar dışında kesinlikle gereksizdir. Katarakt ameliyatında, erişkin hastalar için lokal anestezinin değişik türleri kullanılır; ya gözün çevresine enjeksiyon yapılarak hem göz uyuşturulur, hissiz hale getirilir ve aynı zamanda göz hareketleri ortadan kaldırılmış olur, ya da topikal anestezi adı verilen bir aneztezi türü kullanılır. Burada, göz çevresine herhangi bir enjeksiyon (iğne) yapılmaz, göze damlatılan damlalarla göz, hissiz hale getirilerek ameliyat yapılır. Ancak, damla anestezisinde göz hareketleri devam ettiğinden hastanın uyumlu olması ve söylenilenleri tam olarak yapması ameliyatı kolaylaştıracaktır.
Soru: Katarakt ameliyatının süresi ne kadardır?
Cevap: Fakoemülsifikasyon veya kısaca fako tekniğiyle yapılan bir katarakt ameliyatı, ortalama olarak 10 dakika kadar sürmektedir. Ameliyat süresi 10 dakika kadar olabileceği gibi,beklenilmeyen bir durum karşısında 30 dakika ve daha uzun da olabilmektedir. Bu süre, gözle ilgili birtakım özelliklerle ilgilidir.
Soru: Katarakt ameliyatının süresinin uzamasına neden olan göze ait özellikler nelerdir ?
Cevap: Kataraktın çok sert (eski) olması, gözbebeğinin küçük olması, göz merceğinin asıcı bağlarının zayıf olması gibi durumlarda ameliyat süresi uzamakta ve bazen de bu özelliklerin yol açtığı bazı problemler de çıkabilmektedir. Bu özelliklere sahip olan hasta ile ameliyat öncesi bu bilgiler paylaşılmalıdır.
Soru: Katarakt ameliyatında göze dikiş konmuyor değil mi?
Cevap: Halen uygulanmakta olan katarakt ameliyatı tekniğinde göze dikiş atmaya gerek kalmamaktadır. Bu yüzden yeni tekniğe, halk arasında ”dikişsiz katarakt ameliyatı” adı verilmektedir.
Soru: Katarakt ameliyatı olduktan sonra yatmak gerekli midir ?
Cevap: Hayır, ameliyattan sonra hastanede  yatak istirahatı gerekli değildir.
AMELİYATTAN SONRA
Soru: Ameliyattan sonra gözün kapalı kalması gerekli midir ?
Cevap: Katarakt ameliyatından sonra gözün açık kalıp kalmayacağı, ameliyatı yapan doktor tarafından belirlenir. Ameliyattan sonra göz açık bırakılacağı gibi, 24 saat kapalı tutulabilir.
Soru: Ameliyattan sonra, tekrar ne zaman göz muayenesi gereklidir ?
Cevap: Genel olarak, hastanın ameliyattan 24 saat sonra ameliyat yapan doktor tarafından muayene edilmesi gereklidir. Sonraki kontroller ameliyattan 1 hafta ve 1 ay sonra yapılabildiği gibi gözün durumuna göre daha sık veya daha seyrek de yapılabilir.
Soru: Katarakt ameliyatından sonra ilaç kullanmak gerekli midir ?
Cevap: Katarakt ameliyatından sonra, ameliyatın gözde yaptığı reaksiyonu azaltmak, gözün iyileşmesini hızlandırmak, iltihap riskini azaltmak amacıyla birtakım göz damlalarının kullanılması doğru olur. İlaçların kullanım süresi, ameliyat sonrası kontrollerdeki gözün durumu ile ilgili olarak ameliyatı yapan doktor tarafından belirlenir.
Soru: Katarakt ameliyatından sonra gözde bazı şikayetler olur mu?
Cevap: Tabii, katarakt ameliyatından sonra hastanın  batma hissi, sulanma, kanlanma gibi şikayetleri bir süre devam edebilir.
Soru: Katarakt ameliyatından sonra yapılmaması gereken hareketler veya dikkat edilmesi gereken durumlar nelerdir?
Cevap: Ameliyattan sonra özellikle birinci hafta içinde enfeksiyon (mikrop kapma) riski fazla olduğundan bu dönemde hastanın elini gözüne sürmemesi, su kaçırmaması doğru olacaktır. Ayrıca verilen damlaları düzenli olarak kullanmalıdır. Hastada ağrı, kızarıklık ve görmenin bozulması durumunda hemen doktoruna başvurulmalıdır.
Soru: 15 yıl önce katarakt ameliyatı oldum, fakat mercek takılmadı, o yüzden kalın camlı gözlük kullanıyorum ve rahat değilim, tekrar ameliyat olup göz içi merceği takılabilir mi?
Cevap: Eğer böyle bir ameliyat için gözünüz uygun ise yapılacak ameliyatla göz içi merceği takılır ve siz de kalın gözlüklerden kurtulabilirsiniz.
Soru: 2 yıl önce katarakt ameliyatı oldum ve göz içi merceği takıldı, fakat son sıralarda görmem çok azaldı, bulanık görmeye başladım; tekrar katarakt gelmiş olabilir mi ?
Cevap: Katarakt ameliyatı olan bir kişide tekrar katarakt olması söz konusu değildir. Eğer katarakt ameliyatı olan bir hastada görme tekrar azalırsa bu değişik nedenlerle olabilir. Katarakt ameliyatı olan hastalarda genellikle görme azalmasından sorumlu olan neden ameliyat sırasında gözde bırakılan zarın kalınlaşması veya beyazlaşmasıdır. Bu durum halk arasında ‘gözüme tekrar katarakt geldi’ şeklinde ifade edilmektedir. Bu durumun düzeltilmesi kolay olup tekrar ameliyat gerektirmez. YAG laser  ile bu sorun 1-2 dakika içinde ameliyatsız halledilir ve görme yine netleştirilebilir.
GÖZ TEMBELLİĞİ :
 

Soru: Kayan gözde göz tembelliği varsa kaymayan göz kapatılarak tembellik ortadan kalkabilir mi?
Cevap: Tembel gözlerde en etkili tedavi diğer gözün kapatılmasıdır. Günlük kapama süresi ve kapamanın ne kadar devam edeceği, sürekli kontrollerle doktor tarafından belirlenir. Tedavide doktor yöneten aile ise uygulayandır.
Soru: Tembel gözlerde ne tür görme kusuru vardır ?
Cevap: Tembel gözlerde, büyük çoğunlukla hipermetropi veya hipermetropik astigmatizma mevcuttur. Miyop gözlerde ise tembellik çok daha az görülmektedir.
Soru: Göz tembelliğinin tedavisinde A vitamini kullanılması, havuç ve balıktan zengin bir beslenme etkili olur mu ?
Cevap: Hayır, hiçbir yararı yoktur, göz tembelliğinin tedavisinde esas, hastanın uygun numaradaki gözlüğünü takıp iyi gören gözün kapatılması ve tembel olan gözün görmeye zorlanmasıdır. Diğer paramedikal yöntemlerle ilgili ispatlanmış bilimsel bir çalışma yoktur.